YORGUNLUK
"Yorgunum
Özlemekten Beklemekten Sensizlikten Yorgunum"
Zeki MÜREN
Kendinizi bitkin hissediyorsanız ya da hayata enerjiniz yetmiyor ise, yorgunsunuzdur. Yaşamı boyunca yorgunluk çekmeyen insan yoktur.
Yorgunluk bir hastalık değildir. Bir hastalık belirtisi veya yaşam tarzımızdaki düzensizliğin bir sonucudur.
Haftada birkaç gün çok geç yatıp çok geç kalkıyorsanız, sağlıksız besinler yiyor, çok az egzersiz yapıyor, arada bir güzel veya yakışıklı görünmek için perhize giriyor, dertlenip sigara ve içki içiyor ve hırsınızdan dolayı çok çalışıyorsanız; yorgunluk olması kadar doğal bir durum olamaz.
Nedenleri
*Anemi,
*Yaşam tarzındaki hatalar,
*Yetersiz uyku ve uyku düzensizliği,
*Enfeksiyonlar,
*Ameliyat veya travma,
*Bunaltı ve stres,
*Depresyon,
*Aşırı kilo,
*Aşırı zayıflık,
*Lyme hastalığı,
*İlacın yan etkisi yani antidepresanlar, antihistamimikler, hipertansiyon ilaçları veya prostat kanseri tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar,
*Hipotiroidizm,
*Kafeini bırakma,
*Uyuşturucu kullanma,
*Soğuk algınlığı
*Alkol içme,
*Bağırsak paraziti,
*Fiziksel Hastalıklar ve Bozukluklar yani akciğer, karaciğer, kalp, böbrek, sinir ve damarların kronik hastalıkları,
*Kalp hastalığı,
*Böbrek hastalığı,
*Kanser,
*Menenjit,
*Kronik enfeksiyon,
*Madde kullanımı yani alkol, esrar veya diğer uyuşturucu maddelerin kullanımı,
Orak hücreli anemi.
Tedavi
*Ortalama 15 günden fazla devam eden bir yorgunluk şikayetiniz varsa, mutlaka bir hekime başvurunuz.
*Uykunuzu düzene sokunuz. Her gece 7 " 8 saat uyumaya çalışınız.
*Düzenli egzersiz yapınız.
*Meksika"daki gibi öğleden sonra yaklaşık 45 dakikalık kestirme uykusu yapınız.
*Çalışma mesainizi biraz azaltınız.
*Doktora muayene sonucu, anemi yani kansızlık söz konusuysa, sakatatlardan ciğer, dalak vb. bol miktarda katıksız buğday ekmeği, kuru meyve, lifli yeşil sebze yemelisiniz. Demir hapları da yardımcı olabilir.
*Sağlıklı ve dengeli yiyecekler yiyin ve çok su için. Kahve, çay, soğuk içecekler, kakao ve benzerleri gibi kafeinli içecekleri azaltın. Düşük kolesterol içeren besinlerle beslenmeli ve kolesterol düzeylerinizi takip etmelisiniz
*Sigara ve alkol alımı sınırlandırılmalıdır.
*İlaç alışkanlıklarından vazgeçilmelidir. Uyarıcı ilaçlar ve kafein uzak durulmalıdır
*Gevşeme ve stres atma tekniklerinden bazılarını öğrenmek gerekmektedir.
Eski zamanlarda yaşlı padişahlar ve sadrazamlar için hazırlanan yorgunluğu alan, güçlendirici ilaçların tariflerini hatırlatmadan da geçmeyelim dedim. O devirlerde ""Hekimbaşı"" denilen saray doktorları vardı. Süheyl Ünver"in 1955 de yazdığı Hekimbaşı Ömer Efendi adlı kitabından bazı alıntılar yaptım. HEKİMBAŞI Ömer Efendi ( 1668-1723 ), 2.Mustafa'nın ve 3. Ahmed'in doktoruydu. İstanbul'da doğduğu rivayet edilir. Medrese eğitimi almış, önce kadılık yapmış, daha sonra hekimlik mesleğine ilgi duymuştur. 1715'te sarayın "Ser-Etibbası" yani başhekimi olmuştur. Hekimbaşı"ların verdikleri formüller ile yatağa düşmüş devlet büyüklerini ayağa kaldırabilmek için asırlar boyu bu doğal ilaçlar kullanılmıştı.İşte, yorgunluk ve halsizlik giderici, dermansız vücutlara güç veren, gözü ve gönlümüzü canlandıran, ruhumuza cila çekecek kadar kuvvetli adı geçen bu kitapta doğal ilaçlardan bahseden bir bölüm:
""…Ey oğul, bil ki bel ağrısından nefes darlığına, hafıza zayıflığından yürüme zorluğuna kadar nice derdin devası zencefil macunundadır. 25 dirhem zencefil, 25 dirhem kabuğu çıkmış badem, dört dirhem karanfil, dört dirhem tarçın, dört dirhem mastaki, beş dirhem sahdane günlük ve bir dirhem safran aynen bu sırayla havanda iyice dövüle ve elekten geçirile. İçine az miktarda bal ilave edile, çok koyu oldu ise sulandırıla macun haline getirile ve bir müddet bekletile. Hasta içi kapanacak, kendisine söylenenleri anlamaz hale gelecek yahut daha başka bir fenalık hissedecek olursa her gün bir dirhem yedirile. Fazlası zararlıdır, Allah korusun, adamı azdırır.
…İmdi, her kim sığır ödünden çıkan taşın iki çekirdek kadarını ezdikten sonra hamamda iken veya çıktıktan sonra yuta ve üzerine de semiz bir tavuk çorbası içe. Allah bilir ki, o tavuk gibi semiz ve sağlam ola. Mısırlı hatunlar bu usule eski zamanlardan beri uydukları için hepsi semiz ve sağlamdır.
…Yüreğini sıkıntı basan ve söylenenleri zar-zor anlayanlar yakut takalar. Yakut, değişik renklerde olur. Kimisi sarı, kimisi kırmızı, kimisi de kızıldır. Kalbinden ve ciğerinden derdi olanlar bu üç renk yakutun herhangi birini iri bir yüzük yapıp parmaklarında taşıyalar. Böyle ederlerse nefesleri açılır, üstelik veba belásının pençesine de düşmezler. Daha fazla kuvvet isterlerse, kurşundan bir yüzük takalar ve yatarken koyunlarına daima bir kedi alalar. …İnsanın yüreğine ferahlık veren ilaçları beyan edecek olursak: Bunların başında bıldırcın gelir. Bıldırcın eti kalbi ferah, vücudu kuvvetli tutar. Ama aşırı miktarda yememek lazımdır. Üzerine nane serpile, böylelikle lezzeti, hem de etkisi arta.
…Sinir çekilmesinin ve titremenin çaresi, sinamekide ve balçıklı hurmadadır. Her kim ki sinameki yiye, fayda göre. Bazen bunun şerbetini içe ve daha da fazla fayda göre. Ama en az dört, en fazla da yedi dirhem içe. Gaflet edip bundan fazlasını içmeye kalkmaya, hali fena olur. İsterse bir miktar balçığı hurma ve bir adet soğan ile eze ve sinirlerin olduğu yere süre. Hemen iyileşir…""
Alternatif tıp dallarından birisi, şifalı bitkiler ile tedavi bilim dışı bir kavram değildir. Bu konuda yoğun araştırmalar, çalışmalar yapılmıştır ve yapılmaya devam edilmektedir. Alternatif tıp kesinlikle klasik tıbbı reddetmez, edemez, aksine onun çaresiz kaldığı durumlarda devreye girmektedir. Bugün alternatif tıptan ve özellikle şifalı bitkiler ile tedavi yöntemlerinden öğreneceğimiz çok şeyler vardır. Avrupa'da akıl hastalarının yakıldığı bir dönemde Osmanlı"da bu hastaların mermer yüzeye çarpan sus sesiyle tedavi edilmesi, atalarımızın bu konudaki maharetlerinin bir örneğidir. Ancak unutulmaması gereken şudur ki, öncelikle klasik tıbbın elden gelen bütün tedavi çözümlerinin denenmesi şarttır.
Son olarak kuvvet verici bitkilerden bahsedelim ve konumuz fazla dağıtmadan kapatalım:
*Acı yonga,
*Adaçayı,
*Andız kökü,
*Böğürtlen,
*Çekem,
*Deve çökerten,
*Günlük,
*İğde çiçeği ve
*Kuşburnu.
KRONİK YORGUNLUK SENDROMU
"İş ve özel hayatım oldukça stresliydi. İşime her gün sıkıntıyla ve korkular içinde gidiyor ve akşam eve gelince de koltuğa bitkin, yorgun ve tükenmiş bir halde yığılıyordum. Bütün vücudum ağrılar içindeydi, derken baş ağrıları geldi ve son olarak da korkunç grip nöbetlerine tutulmaya başladım. O günden sonra hayatımda hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Erkenden yatıyordum ama sabahları yine çok yorgun olarak uyanıyordum ve çok sinir bozucuydu. Enerjim bitmişti sanki, yıpranmıştım. Bulantı ve kas kramplarına bel ağrıları eşlik ediyordu. Hazımsızlık çekiyordum. Doktoruma bunu anlattığımda depresyona girdiğimi ve iki haftalık tedavi ile yeniden eskisi gibi olacağımı söyledi. Gözyaşlarına boğuldum. Çünkü her şeyin daha kötüye gideceğini düşünüyor ve korkuyordum…"
Yeni yeni tüm yönleriyle açıklanmaya başlanan ve çok bilinmeyen bir yorgunluk hastalığı hakkında bilgilerimi sizinle paylaşmak istiyorum.
19. yüzyılda "Kronik Nervöz Tükenme" olarak tanımlanmıştır. Bugün "Yuppie Flu" veya "20. Yüzyıl Hastalığı" olarak da bilinir. Tıp dilinde "Stres Cevabı Disregülasyon Bozukluğu" olan "Kronik Yorgunluk Sendromu" veya "Canlı Cenaze Sendromu" terimi bugün modern tıptaki yerini almıştır. Muhtemelen 21. yüzyılın yeni ve yaygın bir hastalığı olacaktır.
Kronik Yorgunluk Sendromu, sürekli veya tekrarlayıcı seyreden, sakatlayıcı, iyi anlaşılamayan ve birçok sistemi tutan bir hastalığı tanımlamak için kullanılır. Tek bir sebebi yoktur. Bu hastalığın viral bir enfeksiyonun tetiklediği beyinin çalışmasındaki düzensizlikler, strese bağlı vücudumuzdaki dengesizlikler ve vücudun savuma sisteminin bozulması sonucu aşırı derecede aktifleşen bağışıklık sistemimizi içine alan bir durum olduğunu kabul etmeliyiz. Kronik yorgunluğun en ayırt edici belirtisi yatak istirahatiyle geçmemesidir. Bağışıklık sistemi enfeksiyonlarla başa çıkamayınca sonuç bitkinlik olmaktadır.
Baharın güneşli ve sıcak günlerini özlemle beklediğimiz son günlerde birçok insan halsizlik, yorgunluk, eklem ağrıları, uyku isteği gibi ortak problemlerden yakınıyordur. Bu yakınmaların çoğu Bahar Yorgunluğu ile bağlantılıdır. Bahar yorgunluğu da bir hastalık olarak tanımlanabilir. Bahar Yorgunluğu önlem alınmazsa Kronik Yorgunluk Sendromu"na dönüşebilir. Bahar mevsiminde güneş ile birlikte havadaki elektrik yükü artar. Bu yük iyonlar aracılığıyla taşınır. Pozitif ve negatif değerde iki tür iyondan pozitif olanlar arttıkça vücuda zindelik getirir. Negatif yüklü iyonların artması ise yorgunluk, halsizlik ve gerginliklere neden olur. Havadaki elektrik yükü otomobillerin havayı kirletmesi, sanayi atıkları, trafik karmaşası nedeniyle şehirlerde daha fazladır. Elektrik yükünün yoğunluğu insanda yorgunluk hissini, sinir gerginliğini ve stresi tırmandırır. Bu durum, damarlardaki daralmayı artırır. Hatta damarlardaki daralma midede ülsere bile neden olabilir.
Hekimlerimizin çoğu Kronik Yorgunluk Sendromu"nun bir hastalık olduğuna inanmamakta ve ciddiyetini küçümsemekte, bir kısmı da onu psikiyatrik bir bozukluğun eşdeğeri olarak görmektedir.
Kronik yorgunluk sendromu açısından bazı insanlar daha fazla risk altında bulunur. Bunların başında da A tipi insanlar var. Doktorlar ve sağlık ile ilgili yardımcı mesleklerde, yönetici kadrosunda çalışan sorumluluğu fazla olan bireylerde sık görülmektedir.
Bahar yorgunluğu ve kronik yorgunluk dışında bir de "Mutsuzluk Yorgunluğu" denilen bir yorgunluk türü vardır. Şikayetler bedensel bir rahatsızlıktan değil, psikolojik sorunlardan kaynaklanmaktadır. Kendini sürekli bitkin, halsiz, isteksiz, yorgun hissedenler bu gruba girmektedir. Bu hastaların yorgunluk hisleriyle mutsuzlukları arasında bağlantı vardır. Mutsuzluk yorgunluğu, doğal olarak, insanın psikolojisiyle çok yakından ilgilidir. Bu sendrom duygusal tükenmişlik, depersonalizasyon ve bireysel beceride azalma nedeniyle; bireysel ya da kurumsal düzeyde, insanın iç dünyası ile ilgili duyguları, amaçları, istekleri ve beklentileri etkileyen psikolojik bir deneyimdir. Bu hastalar sorunlar, baskı hissi, huzursuzluk ve işlev bozukluğu sonucunda işlerinden ve ailelerinden olabilirler. Bu sorundan kurtulmak için öncelikle kendimizi, doğayı ve hayatı sevmek, yorgunluklarımızın, tükenmişliğimizin, mutsuzlukların, hayal kırıklıklarının gelip geçici olduğuna inanmak gerekir.Hastaların psikolojik tedavi görmesi gerekir.
Nedenleri
1-Viral enfeksiyonlar.
2-Stres.
3-Kontrol kaybı.
4-İş hayatındaki nedenler:
*Devlet kurumlarında çalışma,
*Sosyal desteğin eksikliği,
*Organizasyon bozuklukları,
*Gerçek dışı hedefler,
*Gözlemcilerin tavrı,
*Ekip ilişkilerindeki bozukluklar,
*İş tatminsizlikleri,
5-Aşırı aktif bağışıklık sistemi.
6-Bireysel etmenler:
*Kadın olma,
*Yüksek sosyoekonomik koşullarda yaşama,
*Sağlık çalışanı olma,
*A tipi insanlar,
*Nevrotik anksiyete,
*Azalmış özsaygı.
*Duygusal açıdan sorunlar yaşama,
*Depresyon geçirme,
*Ağır işler yüklenme,
*Erken yaşta evlenme,
*Okula gönderilmeme,
*Problemli evlilikler,
*Aileden uzakta yaşama.
7-Adrenalin salgılayan bezlerinin düzenli çalışmaması.
8- Vücudun bütün hücrelerini güçlendiren kimyasal enerji kaynağı olan ATP düzeyinin düşük olması.
Kronik Yorgunluk Sendromu fiziksel, duygusal ve zihinsel bulgu ve belirtileri içerir:
A-Fiziksel tükenmişlik belirtileri:
*Başka bir nedene bağlı olmayan ve istirahatle geçmeyen, 6 aydan uzun süren, ortalama günlük aktiviteyi en azından %50 azaltacak derecede, yatak istirahati ile düzelmeyen, sürekli veya tekrarlayıcı fizik ve mental bitkinlik ve tükenme hissi,
*Güçsüzlük ve daha önce tolere edilebilen egzersizden sonra uzun süreli yani 24 saatten fazla bitkinlik,
*Enerji kaybı,
*Yıpranma,
*Hastalıklara daha hassas olma,
*Baş ağrıları,
*Bulantı,
*Kas krampları ve myaljiler,
*Bel ağrısı,
*Denge kaybı,
*Hazım sorunları,
*Uyku bozuklukları,
*Çabuk yorulma,
*Hafif ateş veya üşüme,
*Boğaz ağrısı,
*Boyunda ağrılı lenf nodları,
*Açıklanamayan genelleşmiş kas zayıflığı,
*Kaslarda katılaşma,
*Gezici eklem ağrıları,
*Farenjit,
*Bazı hastalarda gribal enfeksiyon benzeri semptomlar.
B-Duygusal tükenmişlik bulguları:
*Fotofobi,
*Düşünmede zorluk,
*Gözlerinin önünde beneklerin uçtuğu hissi,
*Depresif duygulanım,
*Desteksiz ve güvensiz hissetme,
*Ümitsizlik,
*Kerpetenle ensenin sıkıldığı hissi,
*Unutkanlık,
*Evde-işte gerilim ve tartışma artışı,
*Kızgınlık,
*Net görememe,
*Mide ve bağırsak sisteminde problemler,
*Sabırsızlık,
*Huzursuzluk,
*Nezaket, saygı ve arkadaşlık gibi pozitif duygulanımlarda azalma.
C-Zihinsel tükenmişlik bulguları:
*Doyumsuzluk,
*Kendine, işine ve genel olarak yaşama karşı negatif tutumlar,
*İşi bırakma,
*Hafıza ve konsantrasyonda problemler,
*İşi savsaklama.
Kronik Yorgunluk Sendromu Hakkında Bilinmeyenler:
*Sebebi tam olarak bilinmemektedir.
*Ani ve sinsi başlar.
*Tekrarlayıcıdır.
*Kronik yorgunluk hastalığı çekenlerin birçoğunda vücudun bütün hücrelerini güçlendiren kimyasal enerji kaynağı olan ATP düzeyinin düşük olduğu görülmüştür.
*Siklik seyirlidir.
*Bir sürü kronik yorgunluk sendromu hastası hâlâ internette derdine çare aramaktadır.
*Kronik yorgunluk, hem beslenme hem de bizi strese karşı dayanıklı tutacak salgıları üreten adrenalin bezlerinin düzenli çalışmaması sonucunda ortaya çıkabilir.
*Kadınlarda ve sosyo-ekonomik düzeyi yüksek olan kişilerde sık görülür.
*Tanı amaçlı laboratuvar testleri bulunmamaktadır.
*Vücut, akıl ve ruhun tamamı etkilenir.
*Doktorların çoğu bu hastalık hakkında bilgi sahibi değildir.
*Son çalışmalar; yorgunluk, hayal kırıklığı ve işi bırakma ile karakterize bir durumu tanımlamak için ortaya atılan bu sendromun, sağlık çalışanları arasında büyük bir sorun olduğunu göstermektedir. Doktorların %30 ile 40'ında bu sendromun görüldüğü ve iş performanslarını etkilediği ileri sürülmüştür.
*Yeni yapılan bir araştırmaya göre Türkiye'de her 100 kişiden yaklaşık 55'i çok yorgun.
*Açıklanamayan semptomlar yüzünden hasta çoğu kere psikiyatrik vaka damgasını almaktadır.
*Amerika'da piyasaya yeni çıkan Eneda isimli ilaç ile başarılı sonuçlar alınmıştır.
*Bu sendroma bağlı olarak kalp ve romatizma hastalarında yakınmalar artabilir.
*Bulaşıcı olabilir.
*İlginç olarak bu bozukluğa neden olan etmenler, bu sendromdan kurtulmayı da sağlayabilir. Bu etmenler arasında işin ilginç olması, daha fazla özerklik, yönetim desteği ve yeni iş ortamı sayılabilir.
*Semptom ve işaretleri bilinen bir psikiyatrik hastalık kategorisine uymaz. Hastaların psikiyatrik bir hikayesi yoktur. Hastaların davranış ve kişilik yapısında ani değişimler meydana gelir. Her şeye rağmen verilen psikiyatrik tedaviden hasta fayda görmez.
Eğer kendinizde bu hastalığın belirtilerini görüyorsanız; öncelikle bu hastalık hakkında bilgi ve fikir sahibi olan bir hekime başvurunuz.
Tedavi
*Tatil.
*İstirahat.
*Kas gevşetici hafif egzersizler.
*İlaç olarak Eneda ve Arcalion gibi antiastenik ilaçlar ve vitaminlerden faydalanabilirisiniz.
*Psikoterapi. ( Yorgunluk için, kavramsal davranış terapisi ve hayat tarzının değiştirilmesi gibi, çeşitli tedavi yöntemleri uygulanmalıdır.)
Öneriler
*Yapabildiğiniz kadar fazla istirahat edin.
*Hayat hızınızı yavaşlatın, fiziksel veya emosyonel stres meydana getirecek ortamlardan ve işlerden kaçının.
*Çalışma ortamımızı yeniden düzenleyin. Yani aşırı iş yükünden kaçının, dinlenme zamanlarımızı arttırın, finansal, bürokratik ve idari işlerde en az sorumluluk alın, yeterli uzman eğitimi ve yönlendirme yapılmasını isteyin, yaptığımız işi kontrol etme ya da etkileme duygusunun daha fazla kazandırılmasını isteyin, çalışanlar arasında destek ve sosyal ilişkilerin en üst düzeye çıkarılması için çaba sarfedin, kağıt işi ve bürokratik işlerin azaltın.
*İş hayatımızda ve özel hayatımızda yeni stratejiler belirleyin.
*Takım çalışması yapın.
*İşyerinde sosyal destek amaçlı gruplar kurun ve toplantılar düzenleyin.
*Eğitim içerikli uygulamalar ile bireysel baş etme yöntemlerini geliştirin.
*Kas gevşetici egzersizler yapın.
*Zor işleri eşit olarak dağıtarak yükün aynı kişiler üzerinde birikmesini engelleyin ve zor işlerin dönüşümlü olarak yapılmasını sağlayın.
*Gün içerisinde kitap, gazete ve dergi okuma gibi, iş harici aktiviteler için zaman ayırın.
*Yorgunluğa karşı en iyi ilaç tatile çıkmaktır. Tatile çıkın.
*Yarım gün çalışın.
*Çalışma temposunu düşürün.
*Yaşamınızı renklendirecek uğraşlar bulun.
*Her sabah 10-15 dakika aç karnına egzersiz yapın.
*Her gün sabahları aç karnına en az 5 dakika yürüyüş yapın. Ancak bu yürüyüşleri güneşli günlerde yapmaya özen gösterin.
*Uyku ritmine dikkat edin.
*Hoşunuza giden konuları düşünün veya hoşlandığınız bir film seyredin.
*Bol vitaminli ve mineralli besinleri sofranızdan eksik etmeyin. Özellikle B ve C vitaminleri ile potasyum.
*Bol sıvı alın. En az günde 3 litre su için.
*Alkolden uzak durun.
Ekler
Bilimsel Makalelerden şeçmeler
1-Gen Hırsızı Virüsler
Amerikalı bir araştırmacı, virüslerin, bakterilerden gen çalarak yeni patojenlere (hastalık yapıcı organizma) dönüşebildiklerini öne sürdü. California'nın Rosemead kentindeki Karmaşık Bulaşıcı Hastalıklar Araştırma Merkezi'nin kurucusu John Martin, Kronik Yorgunluk Sendromu bulunan bir kadından aldığı virüs örneğinde tam 50 değişik bakteri genine rastlamış. Araştırmacı, elindeki örneğin bakterilerle virüsler arasındaki duvarı aşabilmiş olduğunu söylerken, başka virologlar, yeni deneyler yapılmadan bu konuda kesin bir şey söylenemeyeceğini vurguluyorlar.
Martin, araştırma kurumunu, süreğen yorgunluk gibi belli bir nedene bağlanamayan hastalıkları incelemek amacıyla kurmuş. Hastalarının birinin aldığı kan örneğinden, herpes benzeri bir virüs çıkarmış ve virüsün DNA'sını enzimlerle parçalara ayırmış. Örnekteki DNA dizilimlerini, ABD Sağlık Bakanlığınca arşivlenen örneklerle karşılaştırdığında, Afrikalı yeşil maymunlara hastalık aşılayan bir sitomegalovirüse şaşılacak derecede benzediğini saptamış. Ancak örnek parçalarda farklı bakteri türlerine ait düzinelerle gene de rastlamış. İşin daha da şaşılacak yanı, bu genlerin, fotosentez, nitrojen tutma, bakteri hücre zarı yapımı gibi virüsün hiçbir işine yaramayacak işlevlere sahip bulunmaları. Bununla birlikte araştırmacı, virüsün pekala kendini tehlikeli bir patojen haline getirecek zararlı genler de çalabileceğini vurguluyor.
Bazı virüslerin, bulaştıkları hayvanlardan DNA çaldıkları biliniyor. Ancak insanları hastalandıran bir virüsün, bakterilerden gen alabilmesi için bakterileri de hastalandırması gerekiyor. Savını sürdürebilmek için Martin, şimdi elindeki virüsün bakterilere de bulaşabileceğini kanıtlamaya çalışıyor. Bu kanıt ortaya çıkmadan, virologların çoğu, Martin'in açıkladığı sonuçların, örnek virüs parçalarını tuttuğu kültürlere bakteri bulaşmış olmasıyla ilgili olduğuna inanma eğiliminde.
New Scientist
John Martin
17 Temmuz 1999
2-The Independent gazetesinin belirttiğine göre İngiltere'de yaklaşık 150 bin kişi bu hastalıkla savaşıyor. Yani yapılan araştırmalara göre yaklaşık olarak İngiltere'nin yüzde 38'i "her zaman yorgun". Dr. Chalder "Çünkü bugünün toplumunda eskiden olduğundan daha çok roller üstleniyoruz. Kadınlar çocuklara bakmak için kendilerini parçalıyor ve akşamları da ev işleriyle ilgilenmek zorunda kalıyorlar. Ve buna her şeyin en iyisini yapmak zorunda olduklarının baskısını da eklerseniz sonuç olarak kronik yorgunluk hastalığı pek de sürpriz sayılmaz" diyor.
3-"Kronik yorgunluk sendromunda kullanılan Eneda hakkında elimizde bilimsel olarak çok az bilgi var. Ve hastalıklarına çare arayan insanlara bu ilacın şiddetle pazarlanması çok düşündürücü".
Bart's Hospital
Prof.Dr.Anthony Pinching
4- "Yorgunluğu, Kronik Yorgunluk Sendromu ile karıştırmamak çok önemli. Kronik Yorgunluk Sendromu birçok faktörün bir araya gelerek oluşturdukları kompleks bir durumdur…"
Dr. Trudie Chalder
Londra King's Collage Hospital
Kronik Yorgunluk Sendromu Kliniği
5-Yorgunluk virüsü de var.
Sık sık hiçbir şey yapmadığınız halde yorgunluktan mı şikayetçisiniz? İşe gitmek, sabah yataktan kalkmak sizin için sorun mu? Eğer bu sorulara yanıtınız "evet" ise özellikle kış aylarında sıkça görülen kronik yorgunluk (fatique) sendromuna yakalandınız demektir. Ancak bu durum bazı bilim adamlarının öne sürdüğü gibi bir virüsten de kaynaklanıyor olabilir. Kronik yorgunluğun yol açtığı üretkenlik azalması ve enerji kaybı, ABD"de yılda ortalama 43 milyar dolar gibi büyük bir maliyete neden oluyor. Avrupa Depresyon Çalışması"na göre depresyonda yüzde 73 oranında, yorgunluk ve enerji azalması ortaya çıkıyor. Bu da kişinin iş verimini düşürerek, işe devamsızlık, hatta kovulmaya neden olabiliyor. Oysa bu sorunun nedeni hâlâ belirli değil."
Tartışma Sürüyor
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Kerem Doksat "yorgunluk" nedenleri konusunda şunları söylüyor:
"Bilim dünyası "Bu bir sendrom mu, yoksa bu durum depresyonun belirtilerinden mi" diye tartışıyor. Bir grup ise kronik yorgunluğun sitomegalovirüs denen bir tür virüsten kaynaklandığını ileri sürüyor. Kronik yorgunluk yüzde 73 depresyonun bir parçası olarak görülmekle birlikte, depresyonda olmadan kişi bunu yaşayabilir. Bazı araştırmalar bu sendromun, serotonin, dopamin gibi beyinde sinir hücreleri arasındaki ileşitimi sağlayarak kimyasal maddelerin eksikliği nedeniyle ortaya çıkabileceğini de gösteriyor. SSRI grubu dediğimiz ilaçlar, seratoninin sinir hücrelerinin aralarındaki boşluktan hücre içine alınmasını engelleyerek duygu durumunu düzeltir. Dolayısıyla bu ilaçlarla yeti yitimi olarak tanımlanan tembellik, isteksizlik gibi semptomları da giderebilmesi mümkün olabilir."
http://www.milliyet.com.tr/content/saglik/sag003/sag10.html
